Ürgüp Masaj Salonu Masöz Ülgen

Ürgüp Masaj Salonu

Arabanın bir kiraz ağacına toslamasıyla beraber Cinder da öne doğru savruldu. Eğilip bükülen metal sesi duyuldu. Motor birkaç kere homurdandı ve sonrasında sustu. Aracın yıkıntıına bakarken kalbinde bir sızı hissetti – bütün o alın terinin karşılığı bir anda yok oluvermişti. Ve -bu fikir bir saniye sonrasında aklına geldi- bu yaşamdan kaçmak için tek şansı bu arabaydı. Artık yoktu. Yağmur altında titreyerek bu düşünceleri aklından uzaklaştırdı. İleride başka bir otomobil bulabilirdi. Fakat şu anda yapması gereken şey, Kai’yi bulmaktı. Birdenbire yağmur vücudunu dövmeyi bıraktı. Ürgüp Masaj Salonu

Ürgüp Masaj Salonu

 

Başının üstündeki şemsiyeye bir göz attı, sonra arkasına döndü. Saray hizmetkârlarından biri, elinde bir şemsiyeyle, gözleri dev gibi açılmış bir hâlde araba yıkıntıına bakıyordu. “Eee, slm,” diye kem küm etti Cinder. Insanın görmüş olduklerine inanamayan bakışları Cinder’a çevrildi. Saçına, elbisesine baktı. Her geçen saniye daha da tiksintiyle doluyormuş gibiydi. Cinder şemsiyeyi insanın elinden kaptı ve güzelce gülümsedi. “Teşekkürler,” Ürgüp Masaj Salonu dedi ve avlu süresince koşturup sarayın kapılarından içeri daldı. Merdivenleri tırmanırken, elindeki şemsiyeyi de bırakıverdi. Koridorlara kırmızı üniformalı muhafızlar dizilmiş, sanki çınlayan bardakların sesi ve orkestra müziği kafi rehberlik yapamıyormuş şeklinde, gelen misafirleri asansör kabinlerinden güney kanadındaki balo salonuna doğru yönlendiriyorlardı. Balo salonuna yürüyüş, oldukça uzun ve gerilmiş olmuştu.

 

Cinder ıslak çizmeleriyle acayip sesler çıkararak yürürken muhafızların o sert bakışlarını kendi üstüne yönlendirip yönlendirmediğini bilmiyordu. Çünkü başını kaldırıp gözlerine bakacak cesareti kendinde bulamamıştı. Bütün dikkatini bacağının sonundaki şu ayak müsveddesine odaklamıştı.Ürgüp Masaj Salonu Zarif ol. Zarif ol. Zarif ol. Müzik sesi daha yakından gelmeye başladı. Salona uzanan koridor, çoktan unutulmuş tanrı ve tanrıçaları simgeleyen bir sürü şatafatlı heykelle süslenmişti. Gizli saklı kameralar. Saklı kimlik tarayıcıları. Peony’nin kimlik çipini hâlâ bacağındaki hazne içinde taşıdığını hatırlayınca, bir parça paranoyaya kapılmaya başladı. Üstünde iki kimlik çipi olduğu fark edildiğinde -bu, yasa dışı olmasa bile, şüphe uyandırıcı bir şeydi- alarmların çalınacağını, bir sürü ışığın yanıp sönmeye başlayacağını hayal etti. Fakat aslabir şey olmadı.